fbpx

Heinz İkilemi

Heinz ikilemi, ilk kez gelişim psikoloğu Lawrence Kohlberg tarafından 1958 tarihli “The Development of Children’s Orientations Toward a Moral Order” adlı kitabında ortaya konan ahlaki bir ikilemdir. İkilem şu şekildedir:

Bir kadın nadir görülen bir kanser türünden ölmek üzeredir ve doktorları onu kurtarabilecek bir ilaç önermiştir. İlacın yapımı 200 dolara mal olmaktadır, ancak ilacı keşfeden eczacı, ilacın sadece kendisinde olduğunu bildiği için 2000 dolar talep etmektedir. Kadının kocası Heinz’ın ilacın parasını ödemeye gücü yetmez ama eczacıya zaman içinde geri ödemeyi teklif eder. Eczacı reddeder ve Heinz çaresiz kalır. İlacı çalmak için eczacının dükkanına girmeyi düşünür.

İkilem, Heinz’ın ilacı çalıp çalmaması gerektiğini ve çalacaksa nedenini sormaktadır. Teori insanların ahlaki konularda nasıl akıl yürüttüklerini keşfetmek ve farklı gelişim aşamalarındaki çocukların ve yetişkinlerin ahlaki akıl yürütmelerini incelemek için tasarlanmıştır. Kohlberg’in teorisi, bireylerin her biri kendi ahlaki gelişim seviyesine sahip farklı ahlaki muhakeme aşamalarından geçtiğini ve Heinz’ın ikileminin bir bireyin ahlaki gelişim aşamasını değerlendirmek için kullanılabileceğini öne sürmektedir.

Kohlberg’e Göre Muhtemel Cevaplar

Kohlberg’in teorisi, ahlaki gelişimin altı aşaması olduğunu ve bunların üç seviyeye ayrıldığını öne sürer. Birinci düzey gelenek öncesi düzey, ikinci düzey geleneksel düzey ve üçüncü düzey gelenek sonrası düzeydir. Her seviye farklı bir ahlaki muhakeme türü ile karakterize edilir.

Aşama #1 – İtaat ve Ceza
Bu aşama için iki yaklaşım vardır. Birincisi, Heinz’ın ilacı çalmaması gerektiğini, çünkü bunun onu hapse attıracağını ve toplumun gözünde kötü bir insan haline getireceğini söyler. İkinci yaklaşım ise Heinz’ın yanlış bir şey yapmadığını, çünkü eczacının kendisinden fazla para aldığını söyler. Eczacı, 200$ değerindeki bir ilaç için 2000$ istemiş ve Heinz ona 1000 USD ödemeyi teklif ettiğinde, kabul etmemiştir. Ayrıca, Heinz içeri girdiğinde ilaç dışında başka bir nesne çalmamıştır.

Aşama #2 – Kişisel Çıkar Yönelimi
Bu tamamen benmerkezci önceliklerle ilgilidir. Heinz, karısının hayatını kurtarmanın kendisini mutlu edeceğini düşünüyorsa, bunun için hapis yatması gerekse bile, o zaman ilacı çalmakta bir yanlışlık görmeyecektir. Öte yandan, Heinz ilacı çalmayacaktır çünkü hapishanede çürümek, karısının ölü bedeni için yas tutmaktan çok daha üzücü bir deneyim gibi görünebilir.

Aşama #3 – Kişilerarası Uyum ve Uygunluk
Bu aşama, kişisel veya toplumsal etik ve ahlak standartlarına uygun davranmak arasında seçim yapmakla ilgilidir. Eğer ilacı çalar ve karısını kurtarırsa, karısı ona minnettar olacak ve onu iyi bir koca olarak görecektir. Ancak, toplum hırsızlığı bir suç olarak görür ve hırsızlıkla bir suçlu olarak görünmek istemez.

Aşama #4 – Kanun ve Sosyal Düzen
Bu, kişinin eylemlerinin yasal sonuçları hakkında tam bilgi sahibi olarak hareket etmesiyle ilgilidir. Heinz ya yasalara itaat edip hırsızlık yapmayabilir ya da hırsızlık yapabilir ve ilgili niyetlerden bağımsız olarak yasaların öngördüğü cezayı kabul edebilir.

Aşama #5 – Yaşam Hakkı ve Tazminat
Bu aşamada Heinz’ın eylemi, her insanın yaşama hakkı olduğu ve yaşamın değerinin hukukun çok üstünde olduğu ve mümkünse kurtarılması gerektiği söylenerek haklı gösterilebilir. Öte yandan, emeğin karşılığını alma hakkı, ilacı keşfeden kişinin adil bir ücret alma hakkı olduğunu ve Heinz’ın ilacı çalarak bu hakkı ihlal ettiğini belirterek eczacının dehşetini haklı çıkarır.

Aşama #6 – İnsan Etiğinin Evrensel İlkeleri
Bu aşama, insan hayatını mülkiyet hakkından üstün tutmaktadır. Öte yandan, başkalarının da aynı mülke çaresizce ihtiyaç duyabileceği ve bunun için ödeme yapabilecek durumda olabileceği gerçeğini de savunur. Dolayısıyla, Heinz ilacı çalarak hem ilacı keşfeden kişinin adil bir tazminat almasını hem de başka bir tarafın bu ilacın faydalarından yararlanmasını engellemiş olabilir.

Kohlberg’in ahlaki gelişim teorisinin sınırlı kültürel kapsamı ve ahlaki muhakemenin yalnızca doğrusal bir şekilde ilerleyebileceği fikri nedeniyle eleştirildiğini belirtmek önemlidir. Bununla birlikte, Heinz ikilemi ahlaki muhakeme ve etik karar verme süreçlerini keşfetmek için faydalı bir araç olmaya devam etmektedir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir